Piaget ve arkadaşları, çocuğun doğumdan ergenliğe kadar olan bilişsel gelişmesini ayrıntılı araştırmalarla incelemişler ve bazı kavramlarla algıların doğuştan itibaren kazanılmış olabileceğini belirlemişlerdir. Piaget, bebeklik dönemin de çocukların, objelerin devamlı olduklarını, değişmezliklerini bile düşünemezken, zamanla biçim ve büyüklük kavramlarını tanımaya başladıklarını söylemektedir.
Biliş sözcüğü, dünyamızı öğrenmeyi ve anlamayı içeren zihinsel faaliyetler anlamına gelir. Biliş sözcüğü, şu süreçleri kapsar:
Algılama: Gerek iş, gerekse dış dünya dan edinilen bilgilerin yorumlanması, organize edilmesi ve yeniden bulunmasıdır.
Bellek: Algılanan bilginin geri getirilmesi ve depo edilmesidir.
Muhakeme: Bilgiyi belirli bir anlam çıkarma ve sonuca varma amacıyla kullanabilmedir.
Düşünme: Bilginin ve çözümlerin nitelikçe değerlendirilmesidir.
Kavrama: Bilginin iki ya da daha fazla kısımları arasındaki yeni ilişkileri tanıyabilirledir.
Bilişsel gelişime ilişkin en önemli görüşü ileri süren İsviçreli psikolog Jean Piaget'ye göre, çocuk, kendi dünyasına bir anlam kazandırabilmek için çevresindeki insan ve objelerle ilgili bir faaliyet içine girer. Çocuk, ilkel koordinasyonlardan, daha karmaşık ve yüksek düzeydeki yapılara doğru belirgin bir çaba içindedir.
Piaget'nin kuramının temel kavramını işlem (operasyon) oluşturur. İşlem, çocuğun zihinsel düzeyde başladığı yere geri dönebilmesi anlamını taşır. Operasyonların kazanılması zihinsel gelişimin en önemli aşamasıdır. Örneğin, bir bardak içindeki suyun farklı biçimdeki bir başka bardağa boşaltılması halinde miktarının değişmeyeceğini düşünebilmek bir operasyondur.
Piaget'ye göre, gerek basit organizmalarda olsun, gerekse insan organizmasında olsun, birtakım süreçler öğrenmenin temelini oluşturur. Bu temel süreçlerden biri, çevreye uyum, diğeriyse eylem (aksiyon), bellek, algı ve öteki zihinsel faaliyet türlerine ilişkin deneyimlerin organizasyonu'dur. Basit bir organizmada uyum, yaşayabilmek için temel gereksinmelere doyum sağlamakken, gelişim sürecindeki bir çocukta giderek karmaşıklaşan bir organizasyon içinde çevresine belirli bir yaklaşım göstermek anlamını taşır.
Gözlem ve deneyleri sonucu Piaget, doğumdan itibaren bebeklerin bazı reflekslere sahip olduklarını belirlemiştir. Bu temel refleksler emme ve yakalama refleksleridir. Yine bebeklerin doğumdan itibaren bazı refleksler üzerinde egzersiz yapabilme ve kendi hareketlerini düzenleme eğilimleri vardır. Başka bir deyişle, bebekler kalıtım yoluyla bazı zihinsel yeteneklere doğuştan sahip olmayıp, bunun yerine, çevreye yanıt verme biçimlerine sahiptirler. Bu yanıtların başında da çevreye uyum gelir. Uyum, yaşayan canlının varlığını sürdürebilmesi için gereklidir.
Organize etme yetisi, ilk kez alışkanlığa ilişkin eylemlerin (aksiyonların) gelişiminde görülür. Doğumdan hemen sonra her bebek, çevresindeki objeleri ağzıyla araştırma eğilimindedir. Bebek objelere dudaklarıyla temas eder ve eline değen yakınındaki objeleri de avucunun bütünüyle yakalar. İşte art arda süregelme özelliğiyle belirlenebilen bu hareket ya da eylemlere Piaget, şema adını verir.
Piaget, kaba bir zihinsel tasarım olarak tanımladığı şemayı, algısal-motor koordinasyonları vurgulamak amacıyla kullanır (objeleri araştırmak, topu tutmak gibi). İster basit, isterse karmaşık olsunlar, şemaların başlıca karakteristiği, bütün içinde organize edilmiş olmaları, sık sık tekrar edilebilmeleri, böylelikle de diğer davranışlar arasında kolaylıkla ayırt edilebilmeleridir.